IV. TEMİZ KÖMÜR TEKNOLOJİLERİ ZİRVESİ, 24-25 Nisan, Ankara

TKİ Başmühendisi Mücella Ersoy, Türkiye’nin kömür kaynaklarını değerlendirmesi gerektiğini ve madenciliğin 3 ana bileşeninin yenilikçi, çevreye duyarlı ve nitelikli insan gücü üretimi odluğunu söyledi.

KÖMÜRDER tarafından bu yıl 2’ncisi düzenlenen Uluslararası Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi ve Fuarı’nda Türkiye’nin niçin yerli kömüre yöneldiğini anlatan TKİ Başmühendisi Mücella Ersoy, teknolojik gelişmelerin madenciliğe entegre edilmesi gerektiğini ve Türkiye madenciliğinin 3 ana bileşeninin yenilikçi, çevreye duyarlı ve nitelikli insan gücü üretimi olduğunu ifade etti.

COP21 VE TEKNOLOJİK SORUNLARA CEVAP VERMELİYİZ

Türkiye’nin enerji talebinin çok yüksek olduğunu ve enerji arz güvenliği sorunu ile karşı karşıya kaldığını ifade eden TKİ Başmühendisi Mücella Ersoy, yerli kaynakların değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Ersoy, “COP21 yaptırımları ve teknolojik sorunlara cevap vermemiz gerekiyor. Bunu yaparken de madenlerimizde güvenli ve verimli bir üretim gerçekleştirmeliyiz. Türkiye’nin son 45 yılını değerlendirirsek 1970’lerden günümüze kömür üretimi yüzde 77’den günümüzde yüzde 26’ya kadar düştü. Kömürün yerli kaynak içindeki payı 1970’lerde yüzde 24 iken bu pay günümüzde yüzde 11’e kadar geriledi. Şu an üretimde olan 208 kömür firması bulunuyor ve bunların yüzde 98’i linyit bazlı firmalar. Çalışan oranına baktığımızda 37 bin 500 çalışanın 10 binini kamuda geriye kalan kısmının ise özel sektörde olduğunu görüyoruz. 80 milyon tonluk toplam üretimin yüzde 97’si linyit kapalı işletmelerden geri kalanı ise açık işletmelerden gerçekleşiyor. Kömürde son verilere göre 37 milyon tonluk bir ithalatımız var” dedi.

KÖMÜRÜ TEŞVİKLERLE DESTEKLİYORUZ

Özellikle enerji güvenliği ile ilgili stratejik yaklaşımın ana unsurunun yenilenebilir enerji payını arttırmak, doğalgazda elektrik üretim payını azaltmak, nükleer enerjiyi devreye almak ve bu şekilde enerji çeşitliliğini arttırmak ve yerli kömür kullanmak olarak tanımlayan Ersoy, üretimin yüzde 44’ünün yerli kömüre dayalı olduğunu belirtti. Ersoy konuşmasına şöyle devam etti, “Var olan kömür aramalarını ve kömüre dayalı elektrik üretim santrallerini arttırmalı ve bunları teşviklerle desteklemeliyiz. Türkiye emisyon değerleri yönünden yaptırımlara cevap verecek şekilde bu konuda yol almak istiyor. 2009’da yüzde 49 olan doğalgaza bağlı elektrik üretimi bugün yüzde 34’e düştü. Elektrik üretiminde kömürün payı ise 2009’da yüzde 29 oranındayken şimdi ise yüzde 33’lere çıktı. Kömürlerimizin yüzde 54’ünün kalori oranı ise 1000-1500 oranında değişiyor”

EMİSYON KONUSUNDA ORTALAMANIN ALTINDAYIZ

“Türkiye’nin yeni ve mevcut kömür santrallerini COP21’e cevap verecek hale getiriyor ve bu şekilde tasarlıyoruz. Emisyonlarda her ne kadar artış hızımız yüksek olsa da OECD’de hala ortalamanın altındayız” diyen Ersoy, santralleri iyileştirerek kömür kalitesini arttırmayı hedeflediklerini ve bu yönde ARGE çalışmaları yaptıklarını söyledi. Yapılan sadece tek çalışmada 2009’dan bu yana 95 milyon TL’lik bir kazanım yaşadıklarını söyleyen Ersoy, “Türkiye madenciliğinin 3 ana bileşeni, yenilikçi, çevreye duyarlı ve nitelikli insan gücü üretimidir. Sonuç olarak biz kömüre sahibiz ama kalitesi düşük. İleri teknolojilerle sahip olduğumuz bu kaynağı değerlendirmeliyiz. Teknolojik çözümlerin her daim arkasında olmalıyız. Her şeyden de öte yaptığımız bu ARGE çalışmalarını ticari faaliyete dönüştürürsek işte o zaman anlam kazandırmış oluruz” diye konuştu.

Haberin Bağlantıları:

Zirve Yeri

Divan Ankara

PULLMAN_ISTANBUL_IMG_0930-1