IV. TEMİZ KÖMÜR TEKNOLOJİLERİ ZİRVESİ, 24-25 Nisan, Ankara

Uluslararası Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi ve Fuarı’nda Maden ve Ocak Teknolojileri Dergisinin sorularını yanıtlayan KÖMÜRDER Başkanı Muzaffer Polat sektörle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de yer altı ve yerüstünde kömür faaliyetleri sürdüren tüzel ve özel kişileri bir araya getiren KÖMÜRDER, sektördeki zorluklara göğüs germek ve Türkiye’de kömür madenciliğini geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Derneğin Başkanı Muzaffer Polat, Türkiye’nin kömür rezervi’nin 17.5 milyar tona ulaştığını ifade etti. Her yıl 35-40 milyon ton kömür ithal ettiklerini ifade eden Polat, Özellikle taş kömürü rezervlerinin üretime dönüştürülmesi halinde Türkiye’nin ihracatının yüzde 95’ini karşılayabilir dedi. Türkiye’nin gelecekte hidroelektrik santrallerine daha çok ihtiyaç duyacağının altını çizen Polat, Linyit ve taş kömürü santralleri bu ihtiyaçların tamamına cevap verebilecek teknik özelliğe sahip olduğunu belirtti. İş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli önlemlerin ve ortak çözümlerin alınmasını sağlamak için de faaliyetlerde bulunan KÖMÜRDER, yurt içi ve yurt dışında yeni teknolojiler konusunda bilgi edinmek ve üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla toplantı, seminer, sempozyum ve fuar gibi etkinliklere katılıyor ve çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu yıl ikincisini düzenledikleri Uluslararası Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi hakkında da bilgi veren Polat, Zirve’ye; kamu, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, üniversite ve özel sektörden yaklaşık 750 temsilci katıldı. 200 firmanın stand ve delegeyle yer aldığını ifade etti.

KÖMÜRDER’den kısaca bahseder misiniz? Derneğin kuruluş amacı ve yaptığı çalışmalar nelerdir?

KÖMÜRDER, Türkiye genelinde yer altı ve yerüstü fiili olarak kömür üretimi yapan ve yerli kömürden enerji üreten tüzel ve özel kişileri bir araya getirmeyi hedefliyor. Kömür üretimindeki zorluklara sektör temsilcileriyle birlikte göğüs germek, ülkemizdeki kömür madenciliğini geliştirmek ve yeni teknolojilerle bunu desteklemek için çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli önlemlerin ve ortak çözümlerin alınmasını sağlamak için de faaliyetlerde bulunuyoruz. KÖMÜRDER olarak yurt içi ve yurt dışında yeni teknolojiler konusunda bilgi edinmek ve üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla toplantı, seminer, sempozyum ve fuar gibi etkinliklere katılıyor ve çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.

Dünyada ve Türkiye’deki madencilik sektöründe kömürün yeri ve önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Türkiye kömür rezervi 17,5 milyar tona ulaştı. Kömür ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 70’ini yerli kömürden karşılıyoruz. Her yıl 35-40 milyon ton kömürü de ithal ediyoruz. Özellikle taş kömürü kaynaklarımızı üretime çevirdiğimizde ihtiyacımızın yüzde 95’ini karşılayabiliriz. Yerli taş kömürümüz ithal kömürle aynı kaliteye sahiptir. Bu nedenle yerli ve milli kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmada son derece önemli bir adım olacak.

Türkiye elektrik piyasasında hidrolik santrallerin su gelirlerinin düzensiz olması, yenilenebilir enerji kaynaklarının yüklerinin stabil olmaması, mevcut linyit santrallerinin yaşlı olması ve emre amade kapasitelerinin sürekli düşmesi, nükleer santral yapımının uzun süre gerektirmesi, yaz ve kış puantlarının riskli bir hal alması, yüksek talep artışının sürmesinin beklenmesi gibi etkenlerle sistemin, gerek günümüzde gerekse gelecek yıllarda, baz ve puant yüke cevap verebilecek santrallere ihtiyacı bulunuyor. Linyit ve taş kömürü santralleri bu ihtiyaçların tamamına cevap verebilecek teknik özelliğe sahip.

Özel sektör elinde bulunan linyit ve taş kömürü sahalarının alım garantilerinden yararlanarak yerli yakıtlı elektrik üretim santralleri yapılması konusu mevcut düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmeli.

Diğer taraftan santral projeleri dikkat edileceği üzere ülkemizin çeşitli bölgelerine dağılmış durumda olduğundan sistem stabilitesi ve arz güvenliği açısından da katkı sağlayacak. Bilindiği üzere ithal kömür ve doğalgaz santralleri açısından kuruluş yerlerinde bir kümelenme (Çanakkale, Hatay, İzmir) söz konusu olup bu durum sistem güvenliğini tehdit ettiği gibi iletim yatırımlarını da artırıyor.

Yatırım geri dönüş süreleri santral teknolojilerine, özgül ısı sarfiyatlarına ve finansman maliyetlerine doğrudan bağlı. Örnek alınan Çayırhan İhalesi’nde 15 yıl alım garantisi söz konusudur. Özel sektör sahalarının değerlendirilmesinde benzer ihalede yer verilen on beş yıl alım garantisinin uygulanması fiili duruma uygun olacaktır. Bu durum özel sektör yatırımları ile kamu sahası tahsisli yatırımlar arasındaki ayrımı da kaldıracak.

Röportajın devamı Maden ve Ocak Teknolojileri Dergisi’nin Mayıs-Haziran sayısında bulabilirsiniz.

Haberin Bağlantısı:

Zirve Yeri

Divan Ankara

PULLMAN_ISTANBUL_IMG_0930-1